Zaman durmuyor ve her şey değişiyor. Kamusal alanlar ve mimari de zaman ve süreçle beraber siyasal, kültürel ve sosyolojik ortamın etkisiyle değişiyor ve dönüşüyor.  Bu değişim yalnızca yeni yapılarda değil, mevcut binaların yeniden kurgulanmasında da oluyor. Belki de en zor konu bu. Eski yapıları doğru okumak çok önemli.  Pek çok yaşanmışlık-anı-hikaye barındırıyorlar içlerinde. Hele yer Ulus olunca daha önemle yaklaşılmalı. Çünkü bir şehrin-ülkenin  kuruluş hikayesi başlıyor orada. Cumhuriyet kokuyor her yer. Ulus’ta durup-sakince etrafı izleyerek tarihin ve cumhuriyetin hikayesini dinleyebilir, gözlerinizi kapatıp o günleri hayal edebilirsiniz. Bu yüzden tasarımımız sadece 100.Yıl Çarşısının nasıl bir bina olacağı değil, tüm çevresi ile beraber düşünülüp kentin hikayesi içinde nerede duracağı, nasıl kentsel bir bütünün-tüm halkın  parçası olabileceği,  üzerinde taşıdığı anı ve hikayeleri nasıl sürdürebileceği, günümüz ihtiyaçlarına nasıl cevap verebileceği ve kamusal diyalektiği nasıl oluşturabileceği üzerinedir. 

4 önemli yol izledik. 

1- Bölgenin tarihi önemini anlamak

2- Bölgenin kentsel dokusunu anlamak

3- Bölgenin  çarşılar olarak değerini anlamak

4- Yeni bir sosyal-çarşı önerisi geliştirmek