Beylerbeyinde  istanbul boğazını seyreden bir konumda neredeyse yıkılacak durumda  bulunan bir evi  yıkmadan  yeniden düzenlenmesi  işi    bizim için oldukca zor bir konuydu. Çünkü çok proplemli bir bölgedeydi. Çevresindeki bozuk yapılaşma , bozuk dönüşüm,  dış etkenler, özellikle  çeşitli kurumların kanunları-yönetmelikleri ,  2 ay gibi kısa bir zamanda bitirilecek olması, maddi olarak minumumda tutulması ...............gibi sorunlar  önemli kriterlerdi.   Mimarinin dışında Üst üste binen  bir çok sorun vardı.  Dış sorunlar  bilinen mimari sorunların dışında  bizim için  ayrıca başka bir tasarım girdisini  oluşturdu.  Tamamen belirlenen kurallara uyarak  günümüz işlevlerini karşılayacak, çevresindeki bozuk yapılaşmaya karşı  dönüşümüyle  basit ve sakinliğiyle  orada duracak  bir  yapı ortaya çıkarmak bizim ilk önceliğimiz  oldu.

Konuya ilk önce mevcut halinin işlevinin sorgulamasıyla başladık.ilk halinde yapıya yol cephesinden girilmekteydi.  Çekirdek de batı cephesinde bulunmaktaydı. Bundan dolayı yapı boğaz manzarasına kapalıydı.  Zemin katda 1 mutfak ve 4 oda bulunmaktaydı. Yaşama mekanı  20m2 idi. Tüm odaların dış mekanla hiç bir ilişkisi bulunmamaktaydı. 1.katda da  1 mutfak ve 4 oda bulunmaktaydı.  Tüm odaların boyutları  işlevlerini karşılamıyacak boyutlardaydı.  Çatı ise derme çatma yapılmış bir kırma çatıydı.  Hiç bir yalıtımı olmayan ve plastiklerle kaplanmış bu çatı bir çevre kirliliğiydi. Çalışmayan Planı -cephesi  ve çatısı ile yapının  ilk hali hem kensiyle hemde çevresiyle bozuk bir ilişki kurmaktaydı.